3 Aralık 2014 Çarşamba

Nabız

Merhabalar çay mı kahve mi içsem sorusunun yanında ne okusam sorusuna madam 46dan yorumlar başlıyor.
(dipnot: ilk blog yazımda demiştim bir tane defteriniz olsun ve beğendiğiniz ve sizi anlattığını düşündüğünüz sözleri yazın.)

NABIZ  / JEREMY ROBINSON
Jeremy Robinson 40 yaşında ABD de yaşayan bilim kurgu yazarıdır. Nabız ve İçgüdü adlı iki kitabı vardır. Bu iki kitap aynı lezzete yazılmış diyebilirim.
Nabız 479 sayfa, aksiyon ve macera kategorisinde,giriş ve sonsöz dışında 64 bölümden oluşmaktadır. Orjinal adı ‘’Pulse’’dir.  Kitap uygun fiyatlı. İngilizceden çeviren Çiğdem Öztekin’dir. Kitabın genel teması bir olayla mitolojik bir duruma bilimsel yaklaşım diye yorum yapabiliriz. Şahane bir bilim kurgu kitabıdır. Kitabın arka kapağında yazan ‘’ Jeremy Robinson’ın  Satranç Takımı serisinin ilk kitabı, okurları heyecan dolu bir aksiyon, adrenalin yüklü bir maceraya davet ediyor.’’ bu cümleyi, kitabı okuyan biri olarak aynen katılıyorum.  Çoğu okurun lezzetini alabileceği ve büyük ölçüde beğenebileceği bir kitap. Okurken mitolojide çok bilinen ‘’Herkül’’ kahramanına farklı bir bakış açısıyla bakmaya başlıyorsunuz.  Aaa olabilir, vay hiç böle düşünmemiştim vb. cümleleri çokça kurduracak kitap. Ben kitabı okurken bir solukta bitirmiştim. Film tadında bir kitap. Okurken sanki elinizde bir kamera kitaptaki kahramanlarla birlikte yol alıyormuşsunuz hissi yaşatıyor. Kitaptaki olayları ve mekanları gözünüzü kapatmadan hayal edebiliyorsunuz. Ve kitabı okumayı bıraktıktan sonra bile insanı düşündürüyor acaba gerçekten kitapta geçen bilimle ilgili olayların olabilme ihtimali nedir diye.
Kitabı okurken bir solukta okumalısınız. Diğer türlü kitabın heyecanını ve lezzetini yakalayamayabilirsiniz. Zaten %90 kitap sizi kendine çekecektir ve hemen bitecektir. Yazarın kalemini ben beğendim. Kitabı hiç bilim kurgu tarzında kitap okumamış ve okuduğu tarzdan farklı kitap okumak isteyenlere ve bilim kurgu kitapları okuyanların kitaplığına ekleyebileceği bir eser. Ama bilim kurgu ya da Amerikan filmleri izleyen insanların çok benzerliklere rastlayacağını söyleyebilirim. Dediğim gibi bir film tadın da kitap ama okumanız zaman kaybı olmaz diye düşünüyorum. Çok uzun soluklu olmayıp hemen bitirebilirsiniz. Kitabın akışını az çok anlasanız ve sonunu tahmin etseniz bile insanın içinde bir merak uyandırıyor ve kitap sizi sıkmıyor.
Kitapla ilgili daha iyi fikriniz olsun diye kısa bir yerini yazıcam ;
 ^ ‘’ Tristan’da o kadar tuhaf davranmasının nedeni de bu muydu?’’ diye sordu Kale.
Şah başıyla onayladı.
Ayağa kalktığında Fil’in yüzünden öfke fışkırıyordu. Homurdandı, tökezledi, sonra dikleşerek onlara baktı.
Şah parmağını tetiğe götürdü.
Aynı anda ileri doğru atılan Kale, ‘’ Unutun bunu, bu asla olmaz,’’ diyerek Fil’e elini uzattı.
Daha sonra olanlar o kadar büyük bir hızla gerçekleşti ki ne Vezir ne de Şah ateş etme fırsatı bulamadı. Fil öne doğru yalpalandı, uzandı ve Kale’nin kollarının arasına düştü. İrkildi, dişlerini gıcırdattı ve gözlerini kapadı. Açtığındaysa doğrudan Şah’a baktı. ‘’ Beni vurmalısınız.’’ ^



Umarım yorumlarımla kitap hakkında aydınlatıcı olmuşumdur. En kısa zamanda Madam 46’nın gözünden diğer kitaplarda görüşmek üzere J

30 Kasım 2014 Pazar

Soğuk Kahve

merhabalar bir köşeye oturmuş çayınıza yada kahvenize eşlik edebilecek kitap önerim ve yorumlarıma başlıyorum :) elimden geldiğince sık sık kitap yorumlamaya çalışıcam.
(dip not: bir kitap okurken benim size önerim kesinlikle bir defteriniz olsun beğendiğiniz, sizi anlatan cümleleri yazın.)

Soğuk Kahve / Ahmet Batman

Ahmet Batman’ın kaleminden çıkmış bir eser. Yazarın Soğuk Kahve dışında Sabah Uykum adlı toplam iki kitabı var. Bu iki kitabın üslubu benzer ve aynı tarzda yazılmış. Ahmet Batman günümüz genç yazarlarından. Özellikle bir tık daha sosyal medyada sevilen takip edilen bir yazar diyebilirim.
Soğuk Kahve her zaman okumaya vakit bulamayanlara ya da okuma alışkanlığı çok olmayanlara önerebileceğim bir kitap. Sıkılmadan rahatça okuyabilecekleri yazarında dediği gibi kendi cümlenizi cebine koyabileceğiniz,  sohbet eder tarzında yazılmış bir kitap. Tam böle elinize bir kahve alıp günün yorgunluğunu bir parça atmak için kendinize ayırdığınız birkaç saatte okunabilecek hoş bir kitap. Okurken kendi hayatınızdan benzerliklere rastlayabilirsiniz.
Sürekli ve çok okuyanlara yani bir oturuşta hemen kitap bitirenlere pek önermiyorum.  Kitapta pek aradıklarını bulamıyorlar. Çünkü kitap bir olay üzerinde ilerlemiyor kısa deneme tarzında yazıldığı için bi anda bitirilip lezzeti alınamaz. Ben Soğuk Kahveyi beğendim ama beğenmeyenleri de duydum. Kitabın yazımı çok ağır değil sade bir yazımı var. Dediğim gibi sohbet tarzında yazılmış bir kitap bazıları için hafif kalabiliyor istedikleri tadı yakalayamıyorlar. Kitapta yazılan konular bakımından kendini tekrarladığı yani aynı malzemelerden yararlanıldığı söylenebilir ama yazarın samimi üslubu kitaba adapte edebiliyor. Benim nazarımda gün içerisinde dinlenme aralarında okuyabileceğiniz bir tarzda. Örneğin çalışıyorsunuz ve öğle aranızda yemeğinizi yedikten sonra biraz zamanınız var işte o sıra çantanızdan çıkarıp küçük bir sohbet edebileceğiniz kitap. Ama şunu söylemek istiyorum kitap konusunda, üslubu konusunda çok titiz olanların ve ağır kitapları sevenlerin pek beğenmeyeceği tercih etmeyecekleri bir kitap.
Ben kitabı okurken çok eğlenmiştim hatta okurken bazı yerlerde tebessüm ettiğimi hatırlıyorum. Kitabı elinize aldığınızda kadın erkek ilişkilerinde bir erkeğin gözünden yorumlar okuyacaksınız ve ince bir mizahı yakalıcaksınız. Benim gözlemlediğim erkeklerin pek okumaktan zevk almadığı bayanların daha tercih ettiği bir kitap.
Soğuk Kahve 224 sayfa ve uygun fiyatlı, 2013’te en çok satanlar listesinde yer almıştır. Ayırdığınız zamana, verdiğiniz paraya değecek bir kitap.
Şimdi kitaptan size beğendiğim yerleri yazıcam. Kitap hakkında biraz daha fikriniz olur.
-‘’Akıl olmazdı, eğer kalp her zaman doğruyu söyleseydi.’’ Syf:15
-‘’Hadi geç git. Ya da sen kal. Sen bilmezsin gitmeyi… Bana bırak her şeyi sadece izle… Gitmek nedir onu öğren. Sevmek sana fazla gelir.’’ Syf:19
-‘’Çık aklımdan, kime döndüysen yüzünü, ona söyle artık sahte sözünü… Yediğim kazıkları toplamayı düşünüyorum .En azından matematiğim gelişir.’’ Syf:25
-‘’Ben sen oluyorum, senin haberin yokken, senden gidiyorum, sana dönüyorum. Bir bakışın yeter bazen, git ama kal, hep kal… Onların giremediği yer senin çıkamadığın yer olsun. İzninle seviyorum seni. Geçen gün yine seni seviyorum…’’ Syf:61
-‘’Neyse gittim ben, üzerime su içme, elma ye… Hani zor dönerim be çocuk, ayıpsın be çocuk, kaybettin beni çocuk. Boş vaktin olursa kitap okuma, müzik dinleme. Az biraz beni özle, sonra ne halin varsa gör.’’ Syf:129
-‘’Elmacık kemiklerini öptüğümde tuz tadı gelsin istemiyorum. Bu seni nasıl sevdiğimi anlatan en havalı cümle olsun.’’ Syf:143
-‘’Bazı yazıların içindeki bir cümle bir romana eşittir.’’ Syf:181





Umarım birazda olsa yazdıklarım da kitabı okumak isteyenlere, merak edenlere aydınlatıcı olabilmişimdir. Madam 46’nın gözünden diğer kitaplarda görüşmek üzere J