Merhabalar çay mı kahve mi içsem sorusunun yanında ne okusam sorusuna madam 46dan yorumlar
başlıyor.
(dipnot: ilk blog yazımda demiştim bir tane
defteriniz olsun ve beğendiğiniz ve sizi anlattığını düşündüğünüz sözleri
yazın.)
NABIZ
/ JEREMY ROBINSON
Jeremy Robinson 40 yaşında ABD de yaşayan
bilim kurgu yazarıdır. Nabız ve İçgüdü adlı iki kitabı vardır. Bu iki kitap
aynı lezzete yazılmış diyebilirim.
Nabız 479 sayfa, aksiyon ve macera
kategorisinde,giriş ve sonsöz dışında 64 bölümden oluşmaktadır. Orjinal adı
‘’Pulse’’dir. Kitap uygun fiyatlı. İngilizceden
çeviren Çiğdem Öztekin’dir. Kitabın genel teması bir olayla mitolojik bir
duruma bilimsel yaklaşım diye yorum yapabiliriz. Şahane bir bilim kurgu
kitabıdır. Kitabın arka kapağında yazan ‘’ Jeremy Robinson’ın Satranç Takımı serisinin ilk kitabı, okurları
heyecan dolu bir aksiyon, adrenalin yüklü bir maceraya davet ediyor.’’ bu
cümleyi, kitabı okuyan biri olarak aynen katılıyorum. Çoğu okurun lezzetini alabileceği ve büyük
ölçüde beğenebileceği bir kitap. Okurken mitolojide çok bilinen ‘’Herkül’’
kahramanına farklı bir bakış açısıyla bakmaya başlıyorsunuz. Aaa olabilir, vay hiç böle düşünmemiştim vb.
cümleleri çokça kurduracak kitap. Ben kitabı okurken bir solukta bitirmiştim.
Film tadında bir kitap. Okurken sanki elinizde bir kamera kitaptaki kahramanlarla
birlikte yol alıyormuşsunuz hissi yaşatıyor. Kitaptaki olayları ve mekanları
gözünüzü kapatmadan hayal edebiliyorsunuz. Ve kitabı okumayı bıraktıktan sonra bile
insanı düşündürüyor acaba gerçekten kitapta geçen bilimle ilgili olayların
olabilme ihtimali nedir diye.
Kitabı okurken bir solukta okumalısınız.
Diğer türlü kitabın heyecanını ve lezzetini yakalayamayabilirsiniz. Zaten %90
kitap sizi kendine çekecektir ve hemen bitecektir. Yazarın kalemini ben
beğendim. Kitabı hiç bilim kurgu tarzında kitap okumamış ve okuduğu tarzdan farklı
kitap okumak isteyenlere ve bilim kurgu kitapları okuyanların kitaplığına
ekleyebileceği bir eser. Ama bilim kurgu ya da Amerikan filmleri izleyen
insanların çok benzerliklere rastlayacağını söyleyebilirim. Dediğim gibi bir
film tadın da kitap ama okumanız zaman kaybı olmaz diye düşünüyorum. Çok uzun
soluklu olmayıp hemen bitirebilirsiniz. Kitabın akışını az çok anlasanız ve
sonunu tahmin etseniz bile insanın içinde bir merak uyandırıyor ve kitap sizi
sıkmıyor.
Kitapla ilgili daha iyi fikriniz olsun diye
kısa bir yerini yazıcam ;
^ ‘’
Tristan’da o kadar tuhaf davranmasının nedeni de bu muydu?’’ diye sordu Kale.
Şah başıyla onayladı.
Ayağa kalktığında Fil’in yüzünden öfke
fışkırıyordu. Homurdandı, tökezledi, sonra dikleşerek onlara baktı.
Şah parmağını tetiğe götürdü.
Aynı anda ileri doğru atılan Kale, ‘’ Unutun
bunu, bu asla olmaz,’’ diyerek Fil’e elini uzattı.
Daha sonra olanlar o kadar büyük bir hızla
gerçekleşti ki ne Vezir ne de Şah ateş etme fırsatı bulamadı. Fil öne doğru
yalpalandı, uzandı ve Kale’nin kollarının arasına düştü. İrkildi, dişlerini
gıcırdattı ve gözlerini kapadı. Açtığındaysa doğrudan Şah’a baktı. ‘’ Beni
vurmalısınız.’’ ^
Umarım yorumlarımla kitap hakkında
aydınlatıcı olmuşumdur. En kısa zamanda Madam 46’nın gözünden diğer kitaplarda
görüşmek üzere J