Uzun bir aradan sonra kocaman merhabalarrrr
:) Çay yada kahvemizi yudumlarken bu huzurumuza daha da huzur katan kitaplara
küçük tavsiyeler. Gelin beraber Küçük Prens’in her şeyini inceleyelim.
(dipnot: Ne tür kitap okursanız okuyun
muhakkak yanınızda kitaplardan alıntı yaptığınız bir defteriniz olsun. Kitap
okurken nerde, ne zaman hangi cümleler ile karşılaşacağımızı ve bizi nasıl
etkileyeceğini bilemeyiz.)
KÜÇÜK PRENS // Antoine de Saint-Exupéry
Antoine de Saint-Exupéry 1900 yılında
doğmuş 1944 yılında vefat etmiştir. 19 yaşında Mimarlık fakültesini kazanmış
ama 21 yaşında orduya çağrıldığı için eğitimini yarıda bırakmış. Çocukluğundan
beri uçaklara ilgisi olan yazar askerliğini Fransız Hava Kuvvetlerinde
teknisyen olarak yapmış. Sonrasında ise kamyon satıcısı olarak çalışmış ama
başarısız olmuş. Yazar bu dönemde yazmaya başlamış arkadaşlar. 1926 yılında
pilotluğa başlamış. 35 yaşında uçağının arızalanmasından dolayı Sahra Çölüne
zorunlu iniş yapıp 4 günlük kaybolmasının ardından bir bedevi tarafından bulunmuş. Yazarın
eserlerinde 2. Dünya Savaşının etkileri gözüküyor. Yazarın Küçük Prens kitabını didik didik
incelemeden önce merak edenlere diğer
eserleri L'aviateur (1931) / Vol de
nuit (Gece Uçuşu) (1931)/ Terre des Hommes (1939)/ Pilote de Guerre (Savaş
Pilotu) (1942)/ Citadelle (1942)/ Courrier sud (Güney Postası) (1929)/ Lettre à
un Otage (1943)/ Carnets (1956)

‘ ben de kitabı bu yetişkin insanın
çocukluğuna ithaf ederim.’
Benim dikkatimi
çeken şey kitabı daha detaylı araştırma yaptığımda Türkiye de kitapla ilgili
bir tartışma durumu olması. Yazar Küçük Prens’in gezegeninin asteroid B-612
olduğunu sanıyorum diyor. Ve kitapla ilgili dikkat çekici tartışma burdan sonra
başlıyor. Bu asteroidi bulan bir Türk gökbilimciymiş. Kitapta o bölümü alıntı
yapıyım.
‘’Türk gökbilimci tarafından 1909 yılında
görüldü.
Gökbilimci bu keşfini Uluslararası
Astronomi Kongresi’nde büyük bir sunumla açıkladı. Ama tuhaf giysileri yüzünden
kimse ona inanmadı. Büyük insanlar böyledir işte.
Neyse ki bir Türk önderi, halkının Avrupa
tarzı kıyafetler giymesini emretti, aksi davranan idam edilecekti.’’ (sayfa:24)
Bu bölümde Türkye’deki kıyafet devrimine gönderme
yapıp Türk önderini ise eleştirdiği ve burda da Türk önderinin Atatürk olduğu
şeklinde yorumlanmıştır. Bu yüzden çevirilerde de birçok farklıklar olup
müdahale edilmiş. İlköğretim öğrencilerine önerilen 100 Temel Eserden çıkarılıp
sonrasında tekrardan eklenmiştir. Ama arkadaşlar kitapta 1909 yılından
bahsediliyor ama kıyafet devrimi çok sonradan oluyor. Bir çok kişi yazarın
tarih bilgisi eksikliğinden bahsediyor ki doğruluğu da düşünce yüksek.
Küçük Prensi ben arkadaşlar 1 günde okudum.
Hani derler ya tek lokmada yedi ben ise kitabı tek lokmada okudum. Yazarın
kalemi, anlamlı sade cümleleri neden bu kitabın yıllardır ününü koruduğunu
anlıyorsunuz. Bide bendeki Küçük Prens
kitabı kokulu kitaplardan. Benim gibi kitap kokusuna bayılan birisine süper bir durum. Bu dönemlerde baya popüler
oldu kokulu kitaplar da. Kitabı okurken alıntı yaptığınız deftere nerdeyse bütün
kitabı yazdığınızı fark edince şaşırmayın. Küçük Prensin gülüne olan sevgisine,
tilkinin söylediği sözlere vurulacaksınız. Bence herkesin okuması gereken bir
kitap. Bu kitabı bunu sevenler şu tarzı sevenler okusun demiyorum 7'den 70'e
bence herkesin lezzet alacağı bir kitap. Genelde popüler olmuş kitapların
reklamlardan dolayı popüler olduğu, yazarın kaleminden dolayı olmadığı
düşünülür. Nitekim arkadaşlar benimde kitap seçerken öle kitaplardan ziyade
keşfedilmemiş ya da unutulmuş kitapları seçiyorum. Sanki öle olunca o daha bize
ait oluyormuş gibi hissediyor insan. Bu durum daha çok galiba gözlemlerime göre
söylüyorum bir tık daha kitaplarla ilgilenen insanlarda oluyor. Ama bu sadece
kitaplarda değil müziklerde de böle diye öznel bir yorum yapıyorum. Bu arada
Küçük Prensin kitaptaki çizimleri ise yazarın kendi çizimleriymiş.
Küçük Prensi okumadıysanız muhakkak
okumalısınız. Okudunuz halde bile arada tekrar açıp okuyacağınız bir kitap.
Yazının sonlarına gelirken Küçük Prens’ten beğendiğim bir alıntı yapayım.
‘’O zamanlar bir türlü anlayamadım.
Söyledikleri değil, yaptıklarıyla değerlendirmeliydim onu. Güzel kokusu ve
ışıltısı bana iyi gelmişti. Asla kaçmamalıydım. Oynadığı aptalca oyunların
arasındaki sevecenliği anlamalıydım. Çiçekler bazen o kadar karmaşık oluyor ki
! Ama onu sevmeyi bilmeyecek kadar deneyimsizdim. (sayfa:52)
Umarım arkadaşlar yorumlarım ile kitap
hakkında aydınlatıcı olmuşumdur. Bayadır birçok sebeplerden ötürü yazmamıştım
ama inşALLAH bundan sonra daha sık kitap sohbetlerinde buluşmak üzere :) madam 46 dan kocaman sevgiler ile baybayy :)